BİPOLAR BOZUKLUK

Bipolar Bozukluğunun başlıca özelliği bir yada daha fazla manik atak yada karışık atakla(depresyon ve mani) seyreden bir durumdur. Mani depresyonun tersine duygu durumunda alevlenme, coşku artışı, hareketlerde artış, konuşma artışı, uyku ihtiyacında azalma ile giden ve hastane yatışı gerektiren bir ruhsal rahatsızlığa verilen isimdir. Halk arasında Manik-Depresif olarak ifade edilen rahatsızlık Bipolar Bozukluk olarak bilinen ruhsal rahatsızlıktır. Bu hastalığın temel özelliği zaman zaman tekrarlayan manik ataklar vardır. Yada bazen manik, bazen depresif bazen de her ikisinin karışık olarak görüldüğü bir durumdur.

 

 Bu hastalığın yaşam boyu görülma oranı %0.5 ile 1.5 arasındadır. Başlangıç yaşı en sık 15-20 yaşlarıdır. Manik-Depresif hastalık tekrarlayan bir rahatsızlık olup ataklar arasında hastalar çoğunlukla hastalık öncesi durumlarına geri dönerler. Hastaların %90 kadarında yaşamlarının daha ileriki dönemlerinde başka ataklar görülmektedir. Bazen bu hastalarda düşünce bozuklukları, görsel ve işitsel halüsinasyonlar eşlik ederek tabloyu ağırlaştırabilir. Bu nedenle bu hastaların bazıları yanlışlıkla  şizofreni tanısı alabilirler.

 

Manik-Depresif hastalığın oluşumunda genetik faktörlerin etkili olduğuna ilişkin güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Birinci derece akrabalar arasında 8-10 kat daha fazladır. Beyin biyokimyasındaki  değişiklikler ve psikososyal etkenlerinde hastalığın ortaya çıkmasında tetikleyici rölü olduğu bildirilmiştir.

 

Tedavi 

 

Tedavide duygudurum düzenleyici ilaçlarla birlikte nöroleptik olarak bilinen ilaçlar kullanılır. Genellikle manik atak durumunda hastane tedavisi gerekli hale gelir. Akut dönemin tedavisinden sonra uzun süreli koruyucu tedavi önerilmektedir.

 

 Duygudurum  düzenleyici ilaçlardan en çok bilinen ve en sık kullanılan ilaç Lityum tuzudur. Bunun yanında epilepsi tedavisinde kullanılan karbamazepin ve sodyum valproat gibi ilaçlarda günümüzde başarıyla kullanılmaktadır. Manik atakların şiddetli olduğu ve şizofreni hastalığındaki belirtilere benzer belirtilerin eşlik ettiği durumlarda duygu durum düzenleyici ilaçlara ek olarak nöroleptikler kullanılmaktadır. Duygudurum düzenleyici ilaçlar uzun süreli kullanılan ve kan düzeyi takipleri gereken ilaçlardır. Bu ilaçların etkili bir koruma sağlaması için kanda belli düzeylerde bulunmaları gereklidir. Bu hastalığın tedavisinde ilaçlar temel tedaviyi oluşturmakla birlikte psikoterapi yaklaşımlarınında katkısı vardır. Hasta, aile ve hekim arasında iyi bir işbirliği etkili bir tedavi için temel yaklaşımdır. Ataklar düzeldikten sonra bu hastalar normal yaşamlarına ve işlevselliğine dönerler. Hatta ataklar sırasında yaratıcı özelliklerinin arttığı bilinmektedir.

  • İzlenme :6.226